Yaşlanmamak Mümkün mü?
Biz daha uzun yaşadıkça toplumlar da yaşlanıyor. Yaşlanmayı durdurmak mümkün değildir. Önemli olan sağlıklı ve mutlu bir yaşlanma süreci ile genç ve dinç bir yaşlı olabilmek, yaşlanınca da kendi ayakları üzerinde durabilmektir. Yaşlanma, genetik ve çevresel etkilerin bileşimidir. Herkes yaşlanır, ama sigara içen, fazla alkol kullanan, kirli hava soluyan, kötü beslenen veya az uyuyanlar daha hızlı ve daha kötü yaşlanır. Kısacası genetik miras önemlidir ancak çevresel faktörler de rol oynar. Hayat kaliteniz ve yaşam süreniz önemli bir ölçüde sizin vereceğiniz kararlara bağlıdır.
Kaliteli Yaşlanmak Elinizde!
Aile Sağlığı Araştırma Derneği olarak, kaliteli yaşlanma programları çok önemle üzerinde durduğumuz bir sağlık alanıdır. Aslında özellikle beslenmeniz (şeker hastalığı, hipertansiyon), egzersiz düzeyiniz (obezite), stresiniz (hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları) ya da uyku sorunlarınız ile ilişkili, sizi hastalıklardan koruyucu yaşam tarzı değişimlerini erken yaşlarda yapmanız ileriki yaşları da “yaşlanmak” değil, “yaş almak” olarak geçirmenizi sağlar.
Düzenli egzersiz yapmaya stresinizi azaltmaya, iyi uyumaya, sağlıklı kiloda kalmaya, temiz ve güvenli su içmeye temiz bir çevrede yaşamaya, güneş ışınlarından korunmaya, radyasyondan uzak durmaya, bağışıklık sisteminizi güçlü tutmaya, huzurlu ve keyifli, kendi ile barışık, hoş bir hayat kurmaya özen göstermelisiniz.
Biz de Aile Sağlığı Araştırma Derneği olarak, genetik mirasınızı bir kader olmaktan çıkarmak, biyolojik potansiyelinize olumlu katkılar yapmak için doğru ve akılcı yaşam seçimleri yapmanız için yanınızdayız. Bu seçimlerin damarsal, bağışıksal ve ruhsal gençliğinizi koruyacağını sizi kaliteli ve formda bir ikinci bahara hazırlayacağını unutmamalısınız. Sigarayı ve alkolü bırakmak, ideal vücut ağırlığını sürdürmek, yeterli ve dengeli beslenme alışkanlıkları edinip düzenli egzersiz konusuna ilişkin önerilerimize odaklanmak öncelikleriniz olmalıdır.
Size kaçınmanızı önerdiğimiz yanlış seçimlerden bazıları ise şunlardır:
- Sigara alışkanlığı ve alkol tüketimi
- Fazla miktarda şeker, tuz ve yağ kullanımı
- Yetersiz ve kalitesiz uyku
- Hareketsizlik/ fiziksel aktivite azlığı
- Hayvansal yağ ve proteinlerin aşırı tüketimi
- Yüksek kalorili beslenme tarzı
- Kilo fazlalığı /şişmanlık
- Kafein bağımlılığı
- Trans yağ asitlerinin, margarinlerin, tatlandırıcı, renk katıcı bazı katkıların kullanılması
- Fast-food beslenme alışkanlığı
- Yetersiz veya kalitesiz sağlık kontrolleri
- Korunmasız seks
- Stres kontrolünün yetersizliği
- Şiddet ve kavgacı eğilimlerin yoğunluğu
- Olumsuz bakma alışkanlığı
50 yaş sonrası için 9 altın destek
50 yaşından itibaren vücudunuzun yiyeceklerden B12 vitamini emilimi yapma kabiliyeti azalmaya başlar. Bu nedenle özellikle balık, beyaz et ve süt ürünlerini beslenmenize katmalısınız. Bu besinler vücudunuza B12’nin yanında D vitamini de sağlar. Balık ve zeytinyağı ile Omega-3 almayı unutmayın. Yeterli folik asit ve potasyum için bol taze sebze ve meyve yemeniz şart. Kemik sağlığınız için kalsiyum içeren süt ürünlerinin yanı sıra brokoliyi de deneyebilirsiniz. Tam tahıllı ürünler ile lif, fındık-cevizden magnezyum ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Mutlaka çeşitli ve dengeli bir beslenme planı yapın. En önemlisi günde 8-10 bardak su içmeyi unutmayın. Kullandığınız ilaçlar ve hastalıklar da vücudunuzun su ihtiyacını arttırabilir. Besin desteklerinden yararlanmak istiyorsanız mutlaka hekiminize danışın.
Kendi Kendinize Anti-Aging Yapın!
Anti-aging yani yaşlanmaya karşı olmak veya yaşlandırmayı geri döndürmek henüz mümkün değil. Sağlıklı ve kaliteli yaşlanmayı, bulunduğunuz yaşa göre optimal sağlığa sahip olmayı hedeflemeniz daha gerçekçi bir plandır. Harvard Halk Sağlığı Okulu ve Washington Üniversitesi sağlığınızı tehdit eden 4 ana risk faktörünü belirledi. Buna göre sigara, erkeklerin hayatından 2.5 yıl, kadınlarınkinden 2 yıl çalıyor. Yüksek kan basıncı ve vücut kitle endeksi (kg/ m²) ayrı ayrı ömrü yaklaşık 1.5 yıl kısaltıyor. Yüksek kan şekeri ise erkeklerin ömründen 6 ay, kadınlarınkinden 3 ay alıyor. Bu risk faktörleri önlendiğinde kalp damar hastalıklarına bağlı ölümler %75, kansere bağlı ölümler yaklaşık %50 azalıyor. Bunun yanında genetik mirasınızı dikkatle incelemeniz, sağlık geçmişinizi takip etmeniz, dengeli beslenme ve düzenli egzersiz alışkanlıkları ile psikolojik ve sosyal sağlığınıza da özen göstermeniz gerekiyor.