KALP HASTALIĞINI YÖNETMENİZ MÜMKÜN!
Aile Sağlığı Araştırma Derneği olarak başta Koroner kalp hastalığı ve kalp krizi problemi olmak üzere tüm kronik hastalıkların yönetilmesi üzerinde önemle durmaktayız.
Koroner arter hastalığında risklerin en önemlileri kolesterol, kan şekeri ve kan basıncının yüksek olması, tütün mamullerinin (sigara, puro, pipo veya nargile fark etmiyor) kullanılması, kilo fazlalığı sorununun mevcudiyeti, aktivitenin azlığı, ölçülü miktarlardan fazla alkol tüketilmesi, yoğun, tekrarlayıcı stres, endişe, korku, öfke ve hiddet atakları ile birlikte giden bir yaşamın sürdürülmesidir. Bu risk faktörlerinin tamamı yönetilebilir, kontrol altına alınabilir etkenlerdir. Hangisinin, hangi hastada veya hasta adayında ne oranında etkili olduğu kişilere göre değişmektedir. Bazı insanlarda stres, bazılarında alkol ve sigara önemlidir. Ancak genel olarak öncelikli risk faktörleri kolesterol yüksekliği, kan basıncı yüksekliği, kan şekeri yüksekliği, kilo fazlalığı ve hareketsizliktir. Bununla birlikte söz konusu faktörlerin ayrı ayrı ve bir arada bulunmaları risk oranlarını ciddi düzeyde değiştirilebilmektedir. Koroner risk faktörlerini yönetme konusunda herkesin dikkatli olması gerekiyor. Kalbinize iyi gelen her şeyin ise hem cinselliğinize hem de beyninize iyi geldiğini unutmayın.
HİPERTANSİYON YAVAŞ YAVAŞ ORTAYA ÇIKAR!
Hipertansiyon sorunu yavaş yavaş ve ilerleyici bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Hipertansiyon sessiz ve derinden giden bir sağlık problemidir. Hastaların çoğu hipertansiyonlu olduklarının farkında bile değildir. Orta yaşlarda aktivitenin azalması, vücut ağırlığının artması, stres, uyku problemi gibi sorunların yoğunlaşması özellikle genetik olarak eğilimi olanlarda bu sorunun görülmesine neden olur. Kalp-damar sistemi dengesinin zorlayan kalıtımsal ve çevresel faktörlerin üst üste gelmesi başlıca etkendir. Fazla kilolarını veren, tuz tüketimini azaltan, beslenmesine daha fazla sebze, meyve, potasyum ve magnezyum zengini besinler (muz, kayısı, şeftali, haşlanmış patates, portakal ile ceviz, fındık, badem) katanlarda stres seviyesini düşürüp, uykusunu düzene koyanlar ve bedensel aktivitesini arttıranlarda ilaç kullanmaya gerek kalmadan kan basıncında ciddi düşüşler sağlanmaktadır. Bu ve benzeri önlemlerin en azından daha az sayıda ve daha düşük dozlarda ilaç kullanmanıza yardımcı olacağını bilmelisiniz.
DİYABET BÜYÜK BİR HIZLA YAYILIYOR!
Modern yaşamın bedenimize yönelik en büyük tehditlerinden birincisi yanlış beslenmeyse, diğeri de hareketsiz ve tembel bir yaşamdır. Şeker hastalığı sistemik küçük damar hastalığıdır denilebilir. Kanınızdaki yüksek şeker seviyeleri ve birlikte olduğu diğer metabolik sapmalar (kolesterol, trigliserit ve ürik asit yüksekliği, pıhtılaşma eğilimi…) damar sertliğini hızlandıran en etkin kimyasal değişimlerdir. Kan şekeri yüksekliği damar duvarlarınızın süratle sertleşmesine, plakalar oluşturarak daralıp tıkanmasına yol açacaktır. Bu hızlanmış ateroskleroz tablosundan büyük damarlarınızın da etkilenmemesi olanaksızdır. Böbrek damarlarınızda meydana gelen harabiyet böbrek yetmezliğine, göz damarlarınızdaki sorunlar kanamalara ve katarakta, sinirlerinizi besleyen damarlardaki sorunlar ayaklarda yanma, uyuşma, kramp ve karıncalanmalara yol açacaktır. Beyin damarlarınızın etkilenmesi bellek sorunlarına ve belki de inmelere, büyük damarlarınızın etkilenmesi hipertansiyona, ayak damarlarınızın etkilenmesi ise gangrene kadar giden yaşamsal problemlere sebep olacaktır. Özellikle ailenizde diyabet eğilimi varsa, daha dikkatli olmalı, fazla kalori tüketmekten de, tembellikten de kaçınmalısınız. İdeal kilonuzu korumak ve haftada en az 3-4 kez 45 dakika civarında egzersiz yapmanız gerekmektedir. Düzenli ve dengeli beslenme alışkanlıkları edinmek, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve sigara kullanımı gibi diğer risk faktörlerinden özenle kaçınmak zorundasınız. Kan şeker seviyelerinizi; özellikle tokluk kan şekerinizi dikkatle takip etmenizde, belirli aralıklarla doktor gözetiminden geçmenizde ve stres düzeyinizi azaltacak bilgiler edinmenizde yarar var. Unutmayın! Özellikle insülin direnciyle birlikte Metabolik sendrom’un bir parçası olarak ortaya çıkan hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ile birlikte bir şeker hastalığınız varsa, yaşlanmanızın daha da hızlanacağını bilmelisiniz.
YANLIŞ YAŞAM TARZI METABOLİK SENDROMU TETİKLİYOR!
Sendromun ana özellikleri şunlar:
- Göbek çevresinde yağlanma: Karın çevresinde aşırı yağ birikimi, bel çevresinin kadınlarda 88 cm, erkeklerde 102 cm den fazla hale gelmesi. Bel/kalça oranının kadınlarda 0,89 dan, erkeklerde 1’den daha çok çıkması.
- Kan yağ dengesinde bozulma: Yararlı HDL Kolesterolde azalma, Trigliserid ve bazen de zararlı LDL Kolesterolde azalma.
- Kan basıncı yüksekliği: Kan basıncının 135/85 mm Hg’nin üzerinde kalması , özellikle 140/90 mm Hg değerini aşması.
- İnsülin direnci: Kan insülin seviyesinde azalma , şeker hastalığına yol aabilecek düzeyde bir insülin cevapsızlığı ve tokluk kan şekerinde artış, bazen de açlık şekerinin üst hudutları zorlaması.% 110 mg seviyelerinde dolaşması.
- Pıhtılaşma eğilimi: Kanın pıhtılaşma eğilimi göstermesi, damar sertleştirici ve tıkayıcı plakaların oluşumunun kolaylaşması.
- Damar sertliği sürecini başlatan ve hızlandıran yangısal süreçlerin hızlanması.
Kilo kontrolünüze önem vermeyi, düşük glisemik yüklü besinlerle beslenmeye , aktivitenizi yükseltmeye özellikle dikkat edin. Yıllık sağlık kontrollerinizde faydalı kolesterol , trigliserit tokluk kan şekeri testlerini ekleyin. Bel çevrenizi dikkatle izleyin.