MEME KANSERİNDE UYGUN TEDAVİ YAŞAM KURTARIR
Meme kanseri kadınlarda hayatı tehdit eden hastalıkların başında geliyor. Meme kanserini önlemede kendi kendinize yapabileceğiniz meme muayeneleri çok önemli bir yer tutuyor. Bu muayenelerde memede kitle oluşumu, meme ucundan gelen (özellikle kanlı) akıntı, meme şeklinde veya hacminde değişim, meme veya meme ucunu saran deride doku ve renk değişimleri fark ettiğinizde vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmanız gerekiyor. Bunun yanında düzenli olarak yaptıracağınız mamografi tetkiki de çok önemli. Hatta İsveç’te 1250 kadın üzerinde yeni yapılan bir çalışma mamografinin kanserin ilerleme riskini %29 azalttığını gösterdi. Bu nedenle hekiminize danışarak kontrollerinizi aksatmadan yaptırın.
Meme kanseri; sık görülmesi ki yaşam boyu kadının meme kanserine yakalanma riski 1/10’dur ve tedavi sonrasında kadın görünümünde önemli değişikliklere yol açması nedeni ile en korkulan kanser türlerinden biridir. Ama meme kanseri başarılı bir şekilde taranabilen nadir kanserlerdendir ve kanser ameliyatı ile eş zamanlı yapılan estetik operasyonlarla görünüm anında düzeltilebilmektedir. Yine de etkin ve başarılı tedavi yaklaşımlarına rağmen kanser nedeni ile olan ölümlerde akciğer kanserinden sonra gelmektedir.
Yaşlılar, ilk adet yaşı küçük olan ve menopoza geç girmiş olanlar, ilk doğumunu 35 yaş ve üstünde yapanlar, hiç çocuk doğurmamış ve emzirmeyenler, anne veya kız kardeşinde meme kanseri öyküsü olanlar, göğüs bölgesine radyoterapi uygulananlar, alkol kullananlar ve diyetle aşırı doymamış yağ tüketenlerle, şişman, hormon tedavisi almış olanlar meme kanseri için yüksek riskli olarak kabul edilmektedir.
Doğum kontrol haplarının meme kanseri riskinde hafif bir artışa yol açtığı bilinmektedir. Ancak bu etkinin kısa süreli ya da geçici bir etki olduğu kabul edilmektedir. Hormonal faktörlerin meme kanseri üzerindeki etkisinin araştırıldığı 54 çalışma ve 100.000 kadını içeren çalışmanın sonuçlarına göre ailesinde meme kanseri öyküsü olan kadınlarda doğum kontrol hapları meme kanseri riskinde artışa yol açmamıştır.
MEME KANSERİ RİSKİ KİMLERDE YÜKSEKTİR?
- yaşlılar,
- ilk adet yaşı küçük olanlar
- menopoza geç girmiş olanlar,
- ilk doğumunu 35 yaş ve üstünde yapanlar,
- hiç çocuk doğurmamış ve emzirmeyenler,
- anne veya kız kardeşinde meme kanseri öyküsü olanlar,
- göğüs bölgesine radyoterapi uygulananlar,
- alkol kullananlar ve diyetle aşırı doymamış yağ tüketenler
- hormon tedavisi almış olanlar
MEME KANSERİ GENETİK Mİ?
Tüm meme kanseri vakalarının %5–10 unda genetik geçiş görülebilmektedir. Birinci dereceden akrabalarında (anne-kız kardeş-teyze) meme kanseri öyküsü olan kadınlarda meme kanserinin riski 2,1 kat artmaktadır. Bu ailelerin bazılarında yumurtalık kanseri riskinde de artış görülmektedir. Ailevi meme kanseri vakaları BRCA1 ve 2 gen mutasyonları ile ilgili olabilir ve ailevi meme kanseri öyküsü olup, gen mutasyonu olan kadında meme kanseri riski %90’lar seviyesindedir. Meme kanseri ile ilgili şu bulgular ailevi ya da kalıtsal meme kanserini işaret edebilir.
- Genç yaşta meme veya yumurtalık kanseri
- İki taraflı meme kanseri veya meme ve yumurtalık kanserinin birlikte olması
- Erkekte meme kanseri olması
Bu bilgilerin ışığında, genetik test kimlere, ne zaman yapılmalı sorusu akla gelir. Test yaptırmadan önce testin limitlerinin, test yaptırmanın avantaj ve dezavantajlarının bilinmesi gereklidir. Test sonuçlarını soğukkanlılıkla karşılamanız ve değerlendirmeniz mümkünse testi yaptırın. Sonuç olarak bu kendi kararınız. Testin pozitif çıkması %100 kanser olacağınız anlamına gelmediği gibi, negatif olması da artık kanser olmayacağınız anlamına gelmemektedir. Testin pozitif olması durumunda koruyucu meme cerrahisi olacak mısınız, testten önce buna karar verin.
TANI NASIL KONULUR; TARAMA YÖNTEMLERİ NELERDİR?
Meme taraması kendinizi muayene etmeniz ile başlar. Her adet sonrasında, tercihen ayna karşısında her iki göğsünüzü de muayene edin. Aylar içersinde göğüslerinizin uzmanı olacaksınız.
Yüzünüz aynaya dönük, belden üzeri soyunuk vaziyette elleriniz vücudun iki yanında, bele el ayaları ile baskı uygularken ve başınızın üzerindeyken muayene edin.
Her iki meme dokusunu
- Simetri
- Boyut farkı
- Çekilme
- Meme ucu değişiklikleri
- Şişlik, akıntı, kızarıklık
- Cilt değişiklikleri açısından değerlendirin.
Takiben göğüslerinizin elle muayenesi için hangi taraf memeyi muayene edecekseniz o taraftaki önkolunuzu başınızın altına yerleştirin. Sağ elin 2, 3, 4. parmaklarının iç yüzleri ile küçük dairesel hareketler yaparak, göğüs ucundan başlayarak, tüm göğsünüzü muayene edin. Aynı işlemi diğer göğüs için de tekrarlayın. Yıllık olarak ya da elinize farklı bir kitle geldiğinde doktorunuza muayene olun. Menopoz sürecindeyken adet döneminizdeki memede oluşan değişiklikleri yaşamayacağınız için muayeneleriniz daha az kafa karışıklığı yaratacaktır. Yolunda gitmediğini düşündüğünüz muayenenin ardından, hemen doktorunuza başvurmanız en doğru yaklaşımdır.
MAMOGRAFİ – ULTRASONOGRAFİ
Meme filmi olarak da tanımlanabilir. Meme kanserinin taramasında yaygın ve güvenilir olarak kullanılan bir yöntemdir. Mamografide elle hissedilemeyen boyutta tümörler tespit edilebilir. Mamografi yaygın olarak kullanılmasına rağmen tanısal güvenirliği tümörün boyutuna, memenin radyografik yoğunluğuna ve işlemi yapıp yorumlayan uzmanın tecrübesine göre değişiklik gösterir. Mamografinizi mutlaka hekiminize yorumlatmalı ve takip sıklığınızın belirlenmesini sağlamalısınız. Elle muayenede ya da mamografide kitle tespit edilmesi durumunda doktorunuz kitlenin ultrason ile değerlendirilmesini isteyecektir. Ultrasonografi tarama amaçlı kullanılan bir test değildir. Ultrasonografide kitlenin yapısal özelliklerini belirlemede kullanılır. Bazen de tanısal işlemlerin yapılabilmesi için biyopsi sırasında yol gösterici olarak kullanılır.
Ğerektiği hallerde meme dokusundan örnek alınıp mikroskop ile incelenir.
Tarama için doku örneği üç ayrı yöntem kullanılarak alınmaktadır.
- İnce iğne aspirasyonu: Meme başının koyu renkli bölgesinin (areola) etrafından ince iğne ile girilerek doku ya da sıvı çekilir.
- Bundan başka meme başı aspirasyonu, kanal yıkaması gibi yöntemlerle doku örneklemesi yapılabilmektedir.
- Biyopsi tarama sonuçlarında şüpheli olarak rapor edilen alandan açık ya da ultrason eşliğinde özel iğneler kullanılarak yapılan bir işlemdir.
Doktorunuz mamografi veya ultrason raporlarını dikkate alarak, biyopsi ya da kısa süreli aralıklarla (6 ay) mamografi ve ultrasonografi kontrolü isteyebilir.
Tarama sırasında kanser tanısının konması, tümörün erken teşhis edildiği anlamına gelmeyebilir. Tanısı konulan tümör hızlı büyüyen ya da teşhis edilene kadar vücuda yayılmış bir kanser olabilir. Bunun tersi de doğrudur.
Tarama testinin negatif olması da her zaman kanser olmadığı anlamına gelmez. Smear testi sonuçlarında bahsettiğim gibi “yanlış negatiflik” sorunu burada da yaşanmaktadır. Mamografide her 5 kanser vakasından biri atlanmaktadır. Mamografi, radyasyona maruziyet olduğundan bu da bir sağlık problemi olarak düşünülmüştür. Ancak 40 yaşından sonra yıllık mamografi çekilmesinin yararları zararlarının kat kat ötesindedir.
Mamografinin tüm kadınlara;
40 yaşından itibaren yıllık ya da iki yılda bir,
50 yaşından sonra yıllık olarak uygulanması önerilmektedir.
35 yaşın altında meme bulguları ile doktora başvuran kadınlarda mamografinin tanısal değeri tartışmalıdır.
40 yaşın altında meme kanseri riski yüksek kadınların takip ve değerlendirilebilmeleri için konunun uzmanı bir hekim tarafından değerlendirilmeleri önerilir.
MEME KANSERİ TANISI KONULDU; BUNDAN SONRA NELER OLACAK?
Meme kanseri tedavisinde son on yılda önemli ilerlemeler kaydedildi. Cerrahi yaklaşım, kozmetik ve estetik cerrahi ile birleştirilerek kadının beden bütünlüğünde önemli bir iyileşme sağlandı. Günümüzde kadınlar yaşları ne olursa olsun kadınsı görüntülerinden en ufak bir şey kaybetmeden cerrahi, kemo ve radyoterapi sonrası yaşamlarına eskisi gibi devam edebiliyorlar. Bunun en güzel örneklerinden biri Kylie Minogue. Avustralyalı sanatçı radikal bir operasyon sonrasında kemoradyoterapi geçirdi ve yaklaşık 1 yıl sonra yeniden zarafet ve güzelliği ile çalışmalarına başladı.
Tedaviye başlamadan önce doktorunuz kanser tedavinsin başarısı hakkında sizi bilgilendirecektir. Prognozunuzu (hastalığın seyri nasıl olur?) belirleyen bazı faktörler, tedavi seçeneklerini ve hastalığın seyrini de belirleyebilir. Yaşınız, genel sağlık durumunuz, adet görüp görmediğiniz, hastalığın yayılımı (metastaz) yani evresi, meme tümörünün tipi, reseptör olup olmadığı hastalık tanısının yeni mi yoksa tekrarlayan bir hastalık olup olmadığına bakılarak doktorunuz tarafından prognozunuz hakkında bilgi verilecek ve tedaviniz planlanacaktır.
TEDAVİ SEÇENEKLERİ:
1. Cerrahi tedavi
Meme kanseri hastalarının çoğuna cerrahi tedavi uygulanarak tümörü içeren meme dokusu ve memenin koltukaltına uzanan lenf bezleri çıkartılır. Lenf bezlerinde tutulum olması tedavi planını değiştirebilir.
Cerrahi tedavi şeklini cerrahın deneyimi, hastalığın yayılımı, tümörün özellikleri, kozmetik kaygılar vs. belirler. Meme koruyucu cerrahi; kanserli dokunun etrafındaki sağlam meme dokusunun bir kısmı ile çıkartıldığı, memenin korunduğu bir ameliyattır. Her iki ameliyatta koltuk altı lenf bezlerinden ayrı bir kesi ile örnekleme yapılabilir. Lumpektomi ve parsiyel mastektomi bu cerrahiler içindedir.
Total mastektomi, modifiye radikal mastektomi ya da radikal mastektomi de ise meme dokusu tamamen çıkartılır ve çevre dokularla, koltuk altında lenf bezlerinin çıkartılması ameliyata eklenir. Memenin rekonstrüksiyonu (onarımı, yeniden oluşturulabilmesi) ameliyat ırasında ya da sonradan yapılabilir.
Doktorunuz tüm kanserli dokuyu çıkarmış olsa da geride tümör hücresi bırakmamak için size radyo-kemoterapi ve hormonal tedavi önerebilir. Başarılı bir ameliyat sonrasında tam iyileşme şansını arttırmak amacı ile verilen bu tedaviye yardımcı (adjuvant) tedavi denir.
2. Radyoterapi
Kanser tedavisinde radyoterapi yüksek enerjili X ya da diğer ışınların kanser hücrelerini öldürmek amacı ile kullanılır.
3. Kemoterapi
Kanser hücrelerini mikroplara, kemoterapi için kullanılan ajanları da antibiyotiklere benzetebiliriz. Kemoterapi için kullanılan ilaçlar tümör hücrelerinin çoğalmasını durdurur. Meme kanseri tedavi ve takibinde ağızdan (oral) veya enjeksiyonla kemoterapi verilebilir. Bu tedavi belirli aralarla tekrarlanır.
4. Hormon tedavisi
Meme kanseri ile östrojen ve progesteron arasındaki ilişki bilinmektedir. Bu hormonlar başlıca yumurtalıklardan salgılanmakla beraber, böbrek üstü bezleri ve yağ dokusu da belirli miktarda hormon sentezlemektedir. Hormon tedavisinde amaç üretilen hormonların baskılanması ya da meme dokusundaki etkilerinin engellenmesidir. En sık bilinen ve kullanılan ilaçlar SERM grubundan tamoxifen ve raloxifen’dir. Tedavi erken ya da ileri evre kanserde kemo-radyoterapiye ek olarak başlanır ve yaklaşık olarak 5 yıl süre ile verilir. Bu ilaçların rahim içinde aylık kanamalara yol açan endometrium dokusunda olumsuz etkileri bilinmektedir. Menopozda olmanız bu dokunun olumsuz etkilenmeyeceği anlamına gelmez. Bu nedenle yıllık olarak bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanınca değerlendirilmeniz gerekir. Ayrıca aromataz inhibitörleri olarak adlandırılan yeni ilaçlar da meme kanserinin hormonal tedavisinde denenmektedir.