YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLANGICI: MENOPOZ
Bunu yaşayan kadınların tanımlamasıyla menopoz, adetten kesilme, ateş basması ve gece terlemeleri, sinirlilik, huzursuzluk ve hiç bitmeyecekmiş gibi gelen bir süreç. Menopozla bir yerden çıkıp başka bir yere giriliyor mu yoksa bu “uzun ve zorlu bir” süreç mi?
Menopoz kadının hayatındaki doğal bir geçiş dönemi aslında. Yumurtalıkların görevlerini tamamlayıp, yeterli hormon üretememesi, bunun doğal sonucu olarak adetten kesilme süreci menopoz olarak tanımlanmaktadır. Düzenli adetlerin görülebilmesi için gerekli olan yumurtlama ve östrojen, özellikle progesteron üretimi yaş ilerledikçe bozulmakta ve menopozal değişiklikler de böylece yaşanmaya başlamaktadır. Ortalama menopoz yaşı 50 yaş civarlarıdır. Elbette istisnalar hayatın her yerinde olduğu gibi burada da olacak ve kadınlar bu süreci 30’lu yaşlarda erkenden yaşayabilecekleri gibi 60’lı yaşlarda da yaşayabilecektir.
Adet görememe ne zaman menopoz olarak adlandırılır?
Eğer gebe değilseniz, birbirini takip eden 12 ay süresince hiç adet görmediyseniz menopoza girmişsiniz demektir.
MENOPOZDA NELER OLUR?
Hayatın yeni bir dönemidir menopoz. Şimdi hatırlamanız güç olsa da ergenliğe geçişte yaşadığınız fiziksel değişimler ve ruhsal sıkıntılar nasıl yoğun yaşandıysa menopoz sürecini yaşarken de bazı zorluklar yaşayacaksınız. Bu hormonal değişimlerin kadınlara oynadığı bir oyundur aslında. Adetten kesilme yaşınızın size özel olması gibi birazdan bahsedeceğim menopoz belirti ve bulguları da kişiden kişiye farklılık gösterir. Kimi kadınlar menopozu “hiç bitmeyecek bir kâbus” gibi yaşarken kimileri de hiçbir şikâyeti olmadan bu süreci tamamlar. Sizi bu süreçte neler bekler?
- Kanama düzensizlikleri:Kanamaların düzensizleştiği bu dönemdeki süreç menopozun kendini hissettirtmeye başlamasıdır, adet miktarında azalma ve iki adet arasındaki sürede artış gözlenebilmektedir. Uzun süreli adet görememenin ardından aşırı miktarda kanama da olabilir. Adet dönemlerinizde gözlemlediğiniz bu değişiklikler yaklaşmakta olan menopozun habercisi olabilir. Tüm bu değişikliklerin nedeni yumurtalık fonksiyonlarındaki azalmadır. Düzenli yumurtlama, yumurtalıklardan düzenli östrojen ve progesteron salınımı; düzenli adet demektir. Yaşın ilerlemesi ile birlikte yumurtalıklardaki kaynak azalır ve artık yumurtlamanın olmadığı dönem başlar.
- Üreme kabiliyetinde azalma: Yumurtalıklardaki anneden kız çocuğuna aktarılan doğumsal miras ilerleyen yaşla beraber azalır ve bunun sonucunda gebe kalabilme olasılığı giderek zayıflar. Bu süreç menopozdan yıllar önce başlar. Ortalama 43 yaşından sonra kendiliğinden gebe kalma ihtimali oldukça zayıflar.
- Ateş basması, gece terlemeleri :Bu kâbusun başkahramanı östrojensizliktir. Östrojen seviyesindeki düşüşle birlikte kan damarlarında ani genişleme ve sonucunda da ateş basmaları olmaktadır. Bu menopoz dönemini “ağır” geçirenlerin başlıca şikâyetidir. Ateş basması göğüsten başlayarak, omuzlara, boyna ve yüze yayılır. Bu sırada terlenebilinir, terleme sonucunda titreme, üşüme ve yorgunluk hissedilebilir. Ateş basmalarının şiddeti, süresi bireysel olarak farklılıklar gösterebilir. Menopoz sonrasında tüm kadınların %80’inde görülürken 5 yıl sonra %20 civarında sebat eder. Bu şikâyetler sıklıkla 30 saniye ile birkaç dakika arasında sürmektedir. Menopoz sürecinde hiç ateş basması yaşanmayabileceği gibi her saat, gece ve gündüz bu şikâyetler olabilir. Sıklıkla bir yıl içersinde şiddeti azalarak geçen bu şikâyet, kadınların %20 sinde beş yıl ve daha fazla sürebilir.
- Ürogenital sistemdeki değişiklikler: Azalan östrojenin size yaptıkları bu kadarla kalmaz diğer belirgin değişiklikleri vajen ve idrar yollarında hissedilir. Vajen dokusunda incelme, kuruluk ve sonucunda bakteriyel enfeksiyonlarda artış, yanma hissi ve ilişkiye girmekte güçlük başlıca şikâyetlerdir. Benzer şekilde idrar torbasının kapasitesi azalır, sık idrara çıkma isteği veya idrar kaçırma şikâyeti ortaya çıkabilir. Bu dönemde idrar yolu enfeksiyonlarında da artış izlenir.
- Fiziksel değişiklikler :Perimenopozal dönemde tüm kadınlar 2,5–3 kg kadar kilo alabilirler. Menopoz sonrasında vücuttaki yağ dağılımı değişir. Kalçadaki yağ oranı azalır, göbek ve belde yağlanma başlar. Göğüsler dolgunluğunu kaybeder, saçlar incelir ve seyrekleşir, ciltteki kırışıklıklar belirginleşmeye başlar. Çene, dudak üstü, göğüs ve karında istenmeyen tüylenmeler oluşabilir. Östrojen ve progesteronun kaybı iskelet sisteminde de osteoporoza ve uzun dönemde de kırık riskinde artış ve boyda kısalmaya yol açabilir.
- Duygudurumu ve algılama değişiklikleri : Deneyim ve kariyerin en üst noktaya ulaştığı yaşlarda menopozal bulgular üretkenliği engelleyebilir. Ateş basmaları, gece terlemeleri ve uykusuzluk; gün içinde dikkat eksikliğine, huzursuzluğa ve duygusal dalgalanmalara yerini bırakabilir. Çalışma yaşamında ise ateş basmaları ve uykusuzluk sonucunda dikkat ve algılama eksikliği iş verimini düşürebilir.
Menopozal şikâyetler özellikle bazı kadınlarda daha belirgin olabilmektedir. Yumurtalıkları herhangi bir nedene ameliyatla çıkartılmış olan kadınlarda perimenopozal geçiş dönemi olmadığı ve hormon kaybı ani olduğu için ateş basması, gece terlemesi gibi şikâyetler kısa sürede başlar ve daha şiddetli olabilir. Yine kanser kemoterapisi ya da radyoterapi almış olan kadınlarda tedavi, yumurtalık fonksiyonlarını bozuyorsa tedavi süresince geçici olarak bu şikayetler olabilir.
DOKTORA NE ZAMAN BAŞVURMALIYIM?
Üreme çağında düzenli kanamalar ile ilgili problem (aşırı kanama, düzensiz kanama, adet görmeme) varlığında,
Adet miktarında azalma varsa,
Adet görmenize rağmen menopozal şikâyetleriniz varsa
Yaşam stilinizden memnun değilseniz ve menopozal geçiş sırsında ortaya çıkacak problemleri en aza indirmek istiyorsanız, mutlaka doktorunuza başvurmalısınız.
MENOPOZA GİRDİM Mİ?
Adet görmediğiniz süre üst üste on iki ay olmuş ise menopoza girmiş olarak kabul edilirsiniz. Geciken, düzeni bozulan adetleriniz nedeni ile doktora başvurduğunuzda doktorunuz yumurtalıklarınızın sizi ne kadar daha menopozdan uzakta tutacağıyla ilgili bir takım testler düzenleyebilir. Hipofizden salgılanan folikül stimüle edici hormon (FSH) ve yumurtalıklardan salgılanan östrojen (östradiol) seviyelerinin, kanınızda ölçülmesini ile bu bilgiye kolaylıkla ulaşılabilinir. Ayrıca hipotiroidizm de menopoza benzer şikâyetlere yol açtığı için kanda tiroit stimüle edici hormon seviyeleri (TSH) da araştırılmalıdır.
MENOPOZUN UZUN DÖNEM ETKİLERİ NELERDİR?
Daha önce sözünü ettiğim hormonların eksikliğinde yaşadığınız sıkıntıların ötesinde, vücudunuzda gözle göremediğiniz, sinsi değişimler de olmaktadır. Özellikle kemik dokunuz ve kalp, damar sisteminizin bu süreçten olumsuz etkilenmektedir.
- Kemik Erimesi (Osteoporoz): Kemik erimesi ve sonucunda ortaya çıkan kırık riskinde artış menopoz sonrası kadında en önemli sağlık problemidir. Özellikle omurga, kalça ve bilek kırıklarında artış görülmektedir. Omurga kırıkları ciddi bel ve sırt ağrılarına yol açarken, kalça kırıkları menopoz sonrası dönemde önemli sorunlara yol açmaktadır.
- Kalp ve damar sistemi: Menopoz sonrasında bu hastalıklar için kadınla erkek arasında kadına ait olumlu taraf ortadan kalkmaktadır. Sigara ve alkol kullanımı, şeker hastalığı ve yüksek tansiyon kalp damar hastalığı riskinde artışa yol açmaktadır. Özellikle 40 yaşından önce menopoza girilmişse kalp damar hastalığından dolayı ölüm riski her yıl için %5 oranında artmaktadır. Benzer şekilde her iki yumurtalığı da 45 yaşından önce cerrahi olarak çıkartılan kadınlarda ölüm riski ameliyat olmayanlara göre yaklaşık 1,7 kat artmaktadır. Erken menopoz nedeni ne olursa olsun kalp hastalığı riskini arttırmaktadır.
- Kilo problemi: Menopozda günlük kalori ihtiyacınız 200–400 kalori düşmektedir. Yani bu daha az yemek yemeniz ve daha çok spor yapmanız anlamına gelmektedir.
MENOPOZDA TEDAVİ SEÇENEKLERİ:
Menopoz doğal bir süreçtir ve tedavi ortaya çıkan belirtileri önlemeye yöneliktir. Herhangi bir ilaçla tedaviye başlanmadan önce yaşam stilinizi ve alışkanlıklarınızı doktorunuzla birlikte gözden geçirmeniz gerekir. Sigarayı bırakarak kalp damar hastalığı, kanser, inme ve birçok hastalık riskinizin büyük ölçüde azalacağını unutmayın. Düzenli egzersiz yapmak efor kapasitenizi geliştireceği gibi sıcak basmaları üzerinde de olumlu etkiye yol açacak, kemik erimesini azaltacaktır. Yağlı ve şekerli yiyeceklerin tüketimini azaltmalı, meyve-sebze ağırlıklı dengeli bir beslenme programı uygulamalısınız. Menopoz sonrası hormon tedavisi ile artan meme kanseri riski medyada manşet olmasına rağmen kadınların yaşam stillerinde değişiklik yapmalarının, meme kanseri ve birçok sistemik hastalık riskini azalttığı üzerinde fazlasıyla durulmayan bir konudur. Alkol kullanımı, şişmanlık ve hareketsiz yaşam kadın sağlığını daha olumsuz etkilemektedir. Menopoz sonrasında günlük kalsiyum ihtiyacınızın arttığını göz önüne alarak diyetle eksik kalan kalsiyum ve D vitamini için doktorunuzun önerisi ile takviye almanız gerekebilir. Düzenli egzersiz ve günlük 1500–1700 mg kalsiyum alımı menopoz sonrasındaki süreçte kemik yoğunluğunu arttırmaktadır. Sıcak basmaları, baharatlı yiyecekler, ortam sıcaklığı, sıcak içecekler ile tetiklenebilir. Menopoz sonrası yıllık kontroller, yıllık mamografi, jinekolojik muayene ve tetkikleri doktorunuza danışarak planlanması gerekir.
MENOPOZDA TEDAVİ SEÇENEKLERİ:
- Hormon tedavisi : Kadın sağlığı İnisiyatifi (WHI) çalışması sonuçları açıklanana kadar menopozda hormon tedavisi yaygın olarak önerilmekte ve güvenilir bulunmaktaydı. WHI sonuçları tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de manşetlere taşındı. En çarpıcı olanı “Hormon tedavisi meme kanserine yol açıyor” başlığıydı ve haber üzerine birçok kadın hormon tedavisini bıraktı. Bu başlıklarda anlatılmayan doğal menopoza girmiş ve östrojen-progesteron kombinasyonunu kullanan her 10.000 kadında yaklaşık 10 yeni meme kanseri vakası görüldüğü idi. Bize göre çalışmanın en önemli sonucu, tedavinin menopoz sonrası kalp hastalığı riskini azaltmadığını göstermesidir. Hormon tedavisinin menopoz sonrası kadında desteklenmesi ve önerilmesinin belki de en önemli sebebi olan kalp hastalığına bağlı ölüm riskini %50 azalttığı bulgusu, bu çalışma ile desteklenmemiş hatta riskte çok hafif bir artışa yol açtığı bildirilmiştir. Bu nedenle doğal menopozda östrojen-progesteron tedavisi sadece ciddi ateş basması gece terlemesi şikâyeti olan kadınlarda kısa süreli olarak önerilmektedir. Cerrahi menopozdaki kadınlarda ise tek başına östrojen tedavisi yetmektedir. Tek başına östrojen tedavisinde meme kanseri riski azalmakta ve kalp ve damar hastalığı riski değişmemektedir. Halen tüm menopozdaki kadınlarda ateş basması, gece terlemesi gibi yakınmaların en etkili tedavisi hormon tedavisidir. Tedavi doktorunuz tarafından size uygun, en düşük dozda ve kısa süreli olarak planlanmalıdır.
- Gabapentin : Bir epilepsi ilacı olmasına rağmen ateş basmalarının sıklığını ve şiddetini azalttığı gösterilmiştir. Bulantı, baş dönmesi, uyku hali ve ödeme yol açabilir.
- Antidepresanlar : Günümüzde yaygın olarak kullanılan selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI) ateş basması ve gece terlemesi gibi şikâyetleri %60 oranında azaltmaktadır. Bu ilaçların baş dönmesi, bulantı, cinsel soğukluk ve idrar yapmakta güçlük gibi yan etkileri olabilir.
- Selektif östrojen reseptör modülatörleri (SERMler) : Bu ilaçlar östrojenin kalp damar sistemi, meme ve rahim üzerindeki olumsuz etkilerini içermeyen ancak kemik üzerindeki olumlu etkilerine sahip ilaçlar olarak özetlenebilir. Ancak menopozal şikâyetlerin en önemlisi olan ateş basmalarını ortadan kaldırmadığı gibi bu şikâyetlerin sıklığı ve ciddiyetinde artışa sebebiyet verirler. Damar tıkanıklığı öyküsü olanlar kullanmamalıdır.
- Vajinal östrojen :Vajenin menopoz öncesi mevcut elastikiyetinin korunması ve menopoz sonrası artan vajinal, üriner enfeksiyonların ve idrar kaçırma şikâyetinin engellenmesi için önerilmektedir. Vajinal tablet, krem ve fitil formları bulunmaktadır. Yurtdışında uzun süreli, kontrollü salınım yapan vajen içi halka formu da bulunmaktadır.
- Kemik erimesi (osteoporoz) için kullanılan tedaviler :Bisfosfonatlar, stronsiyum, SERM’ler, kalsitonin, kalsiyum, D vitamini kemik erimesinin (osteoporoz) tedavisinde kullanılan ilaçlardır. Menopoz sonrası ilk yıllarda belirgin kemik kaybı olmaktadır. Bu dönemde sigara ve alkol tüketiminin azaltılması, düzenli egzersiz, doymuş yağlardan fakir diyet ve doktorunuzun önereceği bir kalsiyum desteği ile kemik kütlenizi koruyabilirsiniz.
ALTERNATİF TEDAVİLER
Soya izoflavonları, black cohosh (cimifuga racemosa), ginseng, don quai, evening primrose (çuha çiçeği yağı) gibi bitkisel östrojen kaynakları ve baharatlar bilinen alternatif tedavi yöntemleridir. Menopozal şikâyetlerin ortadan kaldırılmasına yardımcı olmak için bitkisel östrojenlerin (fitoöstrojenler) diyetle ya da ilaç olarak kullanılması, hormon tedavisi almak istemeyen kadınlar için bir çözüm olarak görülse de; bu ilaçların güvenirlik, yeterli dozaj ve formülasyonu henüz netleşmemiştir. Bu konuda ki çalışmalar çelişkili sonuçlar içermektedir. Meme kanseri ile ilişkileri tartışmalıdır. Fitoöstrojenler ve baharatlar üzerindeki çalışmalar devam etmekte olup, sıcak basması gibi menopozal semptomları gidermekte yetersiz oldukları bilinmektedir. Benzer şekilde özellikle ateş basmalarının giderilmesi için vitamin E önerilmekte ise de bilimsel çalışmalar etkinliğinin olmadığını göstermiştir. Günümüzde bitkisel kökenli birçok menopoz preparatı piyasada bulunabilmektedir. Bu ilaçların kullanılması ile ilgili kararları doktorunuza danışmadan almamanız uygun olacaktır.
MENOPOZ VE CİNSEL YAŞANTI
Östrojen etkisinin ortadan kalkması ile vajinal kuruluk, ilişki sırasında ağrı ve yanma şikâyetleri ortaya çıkar. Üreme kapasitesinin ortadan kalkması menopoz sonrasında seks yaşamının da olmaması anlamına gelmemelidir. Aksine menopoz çiftlerin hamilelik korkusu olmadan cinsel ilişkiye girebilecekleri bir dönemdir. Vajinal şikayetlerin ortadan kaldırılması için lokal östrojenler gibi hormonal ya da Replens gibi vajinal nemlendiriciler kullanılabilir. Ayrıca cinsel aktivitenin devam etmesi de şikâyetlerin daha az olmasına yol açar.